Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, Türk Ceza Kanunu’nda 102 ila 105. maddeler arasında düzenlenmiş olup, bireyin fiziksel ve psikolojik bütünlüğünü koruma amacı taşır. Ancak uygulamada, bu suçlara ilişkin delil değerlendirmesi, mağdur beyanı, rıza iradesi ve failin kastı gibi unsurlar sık sık tartışma konusu olmaktadır. Yargıtay’ın son yıllarda bu alanda getirdiği içtihatlar, mağdurun korunmasına öncelik verirken delil sistemine dair bazı ezberleri de değiştirmiştir.
Mağdur Beyanının Değeri ve Delil Niteliği
Yargıtay, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda mağdur beyanının tek başına bile mahkûmiyet için yeterli olabileceğini kabul etmektedir. Ancak bu beyanın tutarlı, olayla uyumlu ve destekleyici unsurlarla çelişmeyen nitelikte olması gerektiği vurgulanmaktadır. Özellikle mağdurun ilk ifadesi ile sonraki beyanları arasında çelişki bulunmaması, ifadenin özgür iradeyle verilmiş olması önemlidir.
Rıza Değerlendirmesinde Yeni Yaklaşım
Yargıtay kararlarında dikkat çeken bir diğer konu, rıza kavramına getirilen yeni yorumdur. Klasik anlayışta rızanın yokluğu fiziksel dirençle ölçülürken, artık kişinin iradesinin gerçekten özgürce oluşup oluşmadığına bakılmaktadır. Failin mağdur üzerindeki psikolojik, ekonomik veya sosyal baskıları, rıza kavramının geçerliliğini ortadan kaldırabilir.
Fiziksel Delil Olmadan Mahkûmiyet
Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir durum, adli tıp raporlarında “travma bulgusu yok” ifadesinin yer almasıdır. Yargıtay’a göre bu ifade, cinsel suçun işlenmediğine dair kesin bir delil değildir. Özellikle çocuk mağdurlarda, davranışsal değişiklikler, pedagojik ifadeler ve olay sonrası psikolojik etkiler gibi dolaylı deliller son derece önemlidir. Mahkeme, bu tür delillerle mağdur beyanını birlikte değerlendirerek hüküm kurabilmektedir.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararlarına Eleştiri
Yargıtay, son kararlarında savcılıkların verdiği “kovuşturmaya yer olmadığı” kararlarını daha sıkı denetlemeye başlamıştır. Mağdurun ifadesiyle desteklenen olaylarda yeterli araştırma yapılmadan verilen takipsizlik kararları, hukuka aykırı bulunmakta ve kaldırılmaktadır. Bu da mağdurlar açısından önemli bir güvence sağlamaktadır.
Örnek Karar
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, E.2023/3124, K.2024/569:
“Mağdur olanın yaşı, fail ile olan sosyal ilişkisinin durumu ve olay sonrası oluşan psikolojik davranışları dikkate alındığı zaman, olayın gerçekleştiği kanaati oluşmuştur. Fiziksel delil bulunmaması, bu sonucu tek başına değiştiremez.”
Sonuç
Yargıtay’ın cinsel dokunulmazlığa karşı suçlara yaklaşımı, artık daha çok mağdur merkezli ve kapsamlı delil analizine dayalı bir hale gelmiştir. Bu, hem mağdurun korunması hem de yargı sürecinin adil işlemesi adına alınan bir önemlidir. Özellikle rıza, beyan ve delil değerlendirmelerinde yapılan yeni yorumlar, uygulayıcılar için dikkatle takip edilmelidir.