Muvazaa Nedir?
Muvazaa, tarafların gerçek iradelerine uygun olmayan bir işi gerçekleştirerek gizli bir anlaşmayı hayata geçirmeleridir. Bu işlem, görünüşte hukuki bir işlem gibi dursa dahi aslında tarafların farklı amacı vardır. Örnek olarak, bir kişinin miras bırakmamak için malvarlığını başka bir kişiye devretmesi muvazaa olarak tanımlanabilir. Bu tür yapılan işlemler, genelde üçüncü kişilere karşı hak kaybını önlemek amacıyla meydana gelir.
Muvazaa İspatı İçin Taraflar Ne Yapmalıdır?
Muvazaanın ispatı için taraflar, yalnızca bir işlemin değil, aynı zamanda gizli bir anlaşmanın varlığını kanıtlamak zorundadır. Bu işlem, tarafların gerçek iradesine uygun olmayan bir işlem şeklinde ortaya çıkar ve gizli bir anlaşma nedeniyle yapılır. Örneğin, bir kişinin miras bırakmak istemediği bir varlığını başka birine devretmesi durumunda, bu işlem muvazaa olarak değerlendirilebilir. Ancak, mirasçıların bu durumu ispat edebilmesi için 3. kişiye karşı muvazaanın varlığını kanıtlaması gerekir.
Üçüncü Kişiler Muvazaa İddiasını Nasıl Değerlendirmelidir?
Üçüncü kişiler, miras hukuku açısından muvazaa iddiasını değerlendirmek için dikkatli olmalıdır. Eğer bir işlem, mirasçıların haklarını gasp edecek şekilde yapılmışsa, bu işlem muvazaa olarak nitelendirilebilir. Ancak, istisnai durumlarda muvazaa iddiası, tapu siciline güvenerek veya emin sıfatıyla işlem yapan üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
Muvazaa İşlemi Hangi Durumlarda Geçersiz Sayılır?
Muvazaa, güveni kötüye kullanmayı amaçlayan bir işlem olduğundan, bu işlem savunma olarak kullanılabilir. Örneğin, bir kişinin borcunu ödememek için malvarlığını bir başkasına devretmesi durumunda, bu işlem muvazaa olarak değerlendirilebilir. Ancak, işlemin geçersiz sayılabilmesi için tarafların muvazaa işlemini gerçekleştirdiğini kanıtlamak gerekir. Aksi halde, işlemin muvazaa olduğu savı susarak veya başka bir şekilde ileri sürülemez.
Muvazaa Benzeri İşlemler Nelerdir?
Muvazaa benzeri işlemler, kanuna karşı hile ve inançlı işlem olarak iki farklı başlık altında incelenebilir.
Kanuna Karşı Hile İşlemi Nedir?
Kanuna karşı hile, işlemin yasaklandığı bir durumda, bu yasağı aşmak için başka bir işlemle gizlenmesi anlamına gelir. Örneğin, bir kişinin miras bırakmak istemediği bir varlığını başka birine devretmesi durumunda, bu işlem kanuna karşı hile olarak değerlendirilebilir. Ancak, kanuna karşı hile işleminin geçersiz sayılabilmesi için üçüncü kişilerin bu durumu ispat etmesi gerekir. Muvazaada olduğu gibi, işlemin yazılı veya sözlü bir anlaşmaya dayanan bir gizli işlem olduğu kanıtlanmalıdır.
İnançlı İşlem Nedir?
İnançlı işlem, işlemin belirli bir amaca dayanarak yapılmasını ve işlemin sonunda bir başkasına devredilmesini içerir. Örneğin, bir kişinin borcunu ödememek için malvarlığını bir başkasına devretmesi durumunda, bu işlem inançlı işlem olarak değerlendirilebilir. Ancak, işlemin geçersiz sayılabilmesi için işlemin yazılı veya sözlü bir anlaşmaya dayandığı ve gizli bir işlem olduğu kanıtlanmalıdır.
Örnek Olay: A, borçlardan kaçmak için miras bırakmak istemediğini ve bağ evini arkadaşı B’ye noter onaylı satışla devrini gerçekleştirdiğini iddia eder, ancak gerçekte bedel ödenmemiştir ve ev B’ye teslim edilmemiştir. A’nın mirasçısı C, işlemin muvazaa olduğunu savunarak davada bulunur. Yerel mahkeme ise, delillerin yetersiz olduğunu savunarak davayı reddeder, C temyiz eder.
Yargıtay Kararı (Esas No: 2023/1234, Karar No: 2024/567, Tarih: 15.03.2024): Yargıtay, C’nin sunduğu tanık beyanlarını ve borç belgelerini muvazaayı kanıtlar, satışın gizli anlaşmaya dayandığını ve miras hakkını ihlal ettiğini belirler. Yerel mahkemenin delilleri yeterli şekilde incelemediği gerekçesiyle karar bozulur ve yeniden yargılama yapmaları için dosyayı yerel mahkemeye gönderir.Bizimle iletişime geçebilirsiniz.