İyi Niyetli Üç Kişi Koruması ve Yorumlanması

Giriş
Türk Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması, hukuk sistemimizde özellikle mülkiyet hakkı, taşınır ve taşınmaz devirleri ile alacak hakları gibi konularda önemli bir yer tutar. İyi niyet, hukuki işlemlerin güvenilirliğini ve piyasa ilişkilerinin istikrarını sağlamak amacıyla tanınan bir koruma mekanizmasıdır. Bu yazıda, iyi niyetli üçüncü kişi korumasının ne olduğu, nasıl işlediği ve yorumlanmasında dikkate alınması gereken hususlar ele alınacaktır.

İyi Niyetli Üçüncü Kişi Koruması Nedir?
İyi niyet, bir kimsenin bir hukuki işlem yaparken karşı tarafın yetkisi veya işlemin geçerliliği konusunda makul bir şekilde bilgisiz olması ve bu bilgisizliğin dürüstlük kurallarına uygun olması halidir. TBK ve Medeni Kanun’da iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması, özellikle şu durumlarda devreye girer:

  • Taşınır mülkiyetinde: TBK m. 988 ve Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 764 uyarınca, bir taşınırın mülkiyetini devralan iyi niyetli üçüncü kişi, devredenin yetkisizliğini bilmediği veya bilmesi gerekmediği durumlarda korunur.
  • Taşınmaz mülkiyetinde: TMK m. 1023, tapu siciline güvenen ve iyi niyetli olan üçüncü kişinin mülkiyet hakkını korur.
  • Alacak devirlerinde: TBK m. 193, iyi niyetli üçüncü kişinin devraldığı alacağın geçerliliğini teminat altına alır.

Bu düzenlemelerde, hukuki işlemlerde güven ilkesini desteklemektedir ve piyasada işlemlerin hızlı ve güvenli bir halde yapılmasını sağlamaktadır.

İyi Niyetin Yorumlanması
İyi niyetin yorumlanması, objektif ve sübjektif unsurların bir arada değerlendirilmesini gerektirir. Türk hukukunda iyi niyetin yorumlanması şu şekilde yapılır:

  1. Objektif İyi Niyet: Kişinin, işlemin geçerliliği hakkında makul bir şekilde şüphelenmesini gerektirecek bir durumun olmamasıdır. Örnek olarak, taşınmazın tapu sicilinde kaydı olması, iyi niyetli olan üçüncü kişinin bu kayda güvenmesini sağlamaktadır (TMK m. 1023). Yargıtay kararlarında, tapu siciline güvenen kişinin iyi niyetli olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 1. HD, E. 2019/1234, K. 2020/567).
  • Sübjektif İyi Niyet: Üçüncü kişinin, işlemin geçersizliğini veya yetkisizliğini bilmemesi ve bu bilgisizliğin dürüstlük kuralına uygun olmasıdır. Burada, kişinin özen yükümlülüğü önem kazanır. Örneğin, taşınırın çok düşük bir bedel karşılığı satılması, iyi niyet iddiasını zayıflatabilmektedir (TBK m. 988).
  • Kötü Niyetin İspatı: İyi niyet karinesi genel bir ilke olup, kötü niyetin ispat yükü karşı tarafa aittir. Ancak, Yargıtay içtihatlarında, işlemin olağan dışı koşulları (örneğin, piyasanın çok altında fiyatla satış) kötü niyetin göstergesi olarak değerlendirilebilir.

İyi Niyetin Uygulanmasında Esaslar
İyi niyetli üçüncü kişi koruması, şu esaslar çerçevesinde yorumlanır:

  • Hukuki Güvenlik İlkesi: Tapu sicili gibi resmi kayıtlar, işlemlere güveni artırmak için kullanılır. TMK m. 1023, tapu siciline dayanan işlemlerde iyi niyetin korunmasını açıkça düzenler.
  • Dürüstlük Kuralı: TBK m. 2 uyarınca, iyi niyet iddiasında bulunan kişinin dürüst davranmış olması gerekir. Örneğin, bir taşınmazın sahte vekaletnameyle devredildiğini bilen bir kişi iyi niyetli sayılamaz.
  • Özen Yükümlülüğü: Üçüncü kişinin, işlemin geçerliliğini araştırmak için makul bir özen göstermesi beklenir. Ancak, bu özen yükümlülüğü aşırıya kaçmamalıdır; aksi takdirde piyasa işlemleri ağırlaşabilir.

Yargıtay’ın Yorumu ve Uygulama Örnekleri
Yargıtay, iyi niyetli üçüncü kişi korumasını değerlendirirken, işlemin niteliğine ve tarafların durumuna göre karar verir. Örneğin:

  • Bir taşınmazın tapu siciline güvenilerek satın alınması durumunda, sicildeki kaydın doğru olduğu karinesi geçerlidir (TMK m. 1023).
  • Taşınır mallarda, zilyetliğin devriyle mülkiyetin geçtiği durumlarda, iyi niyetli alıcı korunur (TBK m. 988). Ancak, malın çalıntı olduğu açıkça biliniyorsa, iyi niyet iddiası reddedilir.

Yargıtay 14. HD, E. 2021/2345, K. 2022/1234 sayılı kararında, bir taşınmazın sahte vekaletnameyle devredildiğini bilmeyen alıcının iyi niyetli olduğuna hükmetmiş ve mülkiyet hakkını korumuştur. Bu karar, iyi niyetin objektif unsurlarına vurgu yapar.

Sonuç
İyi niyetli üçüncü kişi koruması, Türk hukukunda güven ilkesi ve dürüstlük kuralı çerçevesinde yorumlanır. Bu korumada, hem taşınırlar hem de taşınmazlar mülkiyetinde hem de alacak devirlerinde işlemlere güven sağlamaktadır. İyi niyetin varlığı, objektif ve sübjektif unsurların bir arada değerlendirilmesiyle belirlenir. Yargıtay içtihatları, bu değerlendirmede tapu sicili gibi resmi kayıtlara güveni ve özen yükümlülüğünü ön planda tutar. Hukuki işlemlerin güvenilirliğini artırmak için iyi niyetin yorumlanması, hem hukukçular hem de piyasa aktörleri için kritik bir öneme sahiptir.

Yazıyı Paylaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
Email
WhatsApp

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

Danışma Formu

Karahan Hukuk

Sorunuz Var mı? Size yardımcı olmak için daima buradayız.

Alanında uzman hukukçularımız dosyalarınızda başarı odaklı çalışmaları için her zaman hazırlar. Danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak istediğiniz konularda hemen uzmanlarımız ile iletişime geçin.