Ceza hukukunda suçun manevi unsuru, yani failin kastı veya taksiri, verilecek cezanın türünü ve miktarını doğrudan etkiler. Bilinçli taksir kavramı da bu noktada önem kazanır. Çünkü fail, fiilini işlerken aslında tehlikenin farkındadır fakat sonucun gerçekleşmeyeceğini umarak hareket eder. Bu sebeple bilinçli taksir, basit taksir ile kast arasında bir yerde yer alan kusurluluk biçimidir.
Taksir ve Bilinçli Taksir Arasındaki Fark
- Basit taksir, kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı biçimde davranması ancak ortaya çıkabilecek sonucu öngörmemesi.
- Bilinçli taksir ise kişi sonucu öngörür ancak gerçekleşmeyeceğine güvenir ve fiili işler.
Türk Ceza Kanunu’nda Düzenleme
“Fail, öngördüğü sonucu istememesine rağmen, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır. Böyle bir durumda taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılmaktadır.”
Yargıtay Kararı
- Yargıtay 12. Ceza Dairesi, alkollü şekilde araç kullanıp hız sınırını aşarak kaza yapan sanığın davranışını bilinçli taksir olarak değerlendirmiş.
Bu karar, failin sonucu öngörmesine rağmen “nasıl olsa olmaz” diyerek hareket etmesinin, bilinçli taksir kapsamında değerlendirildiğini göstermekte.
Örnekler:
- Emniyet kemeri takmadan hız yapmak.
- İnşaat alanında gerekli güvenlik önlemlerini almaksızın işçiyi çalıştırmak.
- Trafikte cep telefonuyla konuşarak araç kullanmak.
Bu davranışlar, öngörülen sonucun gerçekleşmeyeceğini umarak yapılan fiillerdir ve bilinçli taksir kapsamına girebilir.
Sonuç
Bilinçli taksir, kişinin davranışının sonucunu öngörmesine rağmen gerekli önlemleri almaması halinde doğar. Bu yönüyle toplumda sıkça karşılaşılan trafik kazaları, iş kazaları gibi olayların çoğu bilinçli taksir örneği taşır. TCK’daki düzenleme, hem kişilerin dikkat ve özen yükümlülüğünü hatırlatmakta hem de toplumsal sorumluluk bilincini artırmayı hedeflemektedir.