“Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru: Kabul Edilebilirlik Kriterleri”

      Öz

     Temel hak ve özgürlükler bir kişinin vazgeçilemez hukuki menfaatlerindendir. Bu hakların çizdiği sınırlar çerçevesinde kişilerin özgürce hareket edebilmesi önemlidir ve herhangi bir kamu gücü tarafından ihlal edilmesi durumunda hakkı ihlal edilen kişi, mahkemeler aracılığıyla ihlali tespit ettirmeli ve uğradığı bir zarar var ise tazmin ettirmelidir. Peki, hakkı ihlal edilen kişi idari ve yargısal yollarda (ilk derece mahkemeleri, istinaf, temyiz) hakkını aramış ancak sonuç alamamışsa ne yapabilir?

  1. Giriş

Bireysel başvuru; temel hak ve özgürlükleri kamu gücü tarafından ihlal edilen kişiler için ikincil bir hak arama yoludur. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi veya taraf olunan ek protokoller ile güvence altına alınan bir hakkının ihlal edildiğini düşünen ancak birincil nitelikte başvuru mercii olan olağan kanun yollarında istediği sonucu alamayan kişiler bireysel başvuru yoluna gidebilir.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaparken başvurunun kabul edilebilirlik şartlarına riayet etmek önemlidir. Şöyle ki, Anayasa Mahkemesi ilk olarak başvurunun kabul edilebilir olup olmadığını inceleyecek ve başvuruyu kabul edilemez bulursa başvurunun esasına girmeyecektir.

Kabul edilebilirlik kriterlerine riayet edilmesinin önemi, yapılan başvuruların istatistiklerinde de görülmektedir. Anayasa Mahkemesi, 2024 yılında yapılan ve sonuçlandırılan 70.699 karardan 60.783’ünü kabul edilemez bulmuştur. Diğer bir söyleyişle, yapılan başvuruların yaklaşık %86’sı kabul edilemez bulunmuş ve başvuru esas bakımından incelenmemiştir.

  • AYM Bireysel Başvuru Kabul edilebilirlik Kriterleri

Bireysel başvuru hakkı Anayasaya 2010 yılında yapılan değişikliklerle eklenmiştir. Bireysel başvuru hakkı, Anayasanın 148/3 maddesinde “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” şeklinde belirtilmiştir.

  1. Anayasa Mahkemesinin Yetkisi Yönünden
  1. Zaman Bakımından Yetki

Bireysel başvuru hakkı, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun ile 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir ve bu tarihten sonra bireysel başvurular kabul edilmeye başlanmıştır.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapabilmek için hak ihlaline sebebiyet verdiği düşünülen nihai işlem ve kararların 23 Eylül 2012 tarihinden sonra kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bu tarihten önce kesinleşen işlem ve kararlar için bireysel başvuru yapılamaz, yapılacak olunursa Anayasa Mahkemesi başvuruya bakmakta zaman bakımından yetkisiz olduğundan incelenmeyecektir.

  1. Kişi Bakımından Yetki

Anayasanın 148/3 hükmü ve 6216 sayılı Kanunun 45/1 hükmü gereğince; hükümde belirtilen şartları taşıyan herkes bireysel başvuru hakkına sahiptir. “Herkes” kelimesinden anlaşılması gereken gerçek ve tüzel kişiler olmakla birlikte her tüzel kişinin bireysel başvuru yapma hakkı yoktur. Şöyle ki;

6216 sayılı Kanunun 46/2 hükmü “Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir.” demektedir. Belirtilen hükümden çıkarılacak iki sonuç vardır:

  1. Kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru ehliyeti bulunmamaktadır,
  2.  Özel hukuk tüzel kişilerinin ise tüzel kişiliğin mağdur sıfatını taşıması durumunda bireysel başvuru hakkı mevcuttur.
  1. Yer Bakımından Yetki

Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak olan bireysel başvuruya konu ihlalin, Türkiye Cumhuriyeti devletine ait veya onun adına kamu gücünü kullanan organlarca gerçekleştirilmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde Mahkeme, başvuruya bakma hususunda yer bakımından yetkisiz olacaktır.

  1. Konu Bakımından Yetki

6216 sayılı Kanun m.45/1 “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.” demekle bireysel başvuru yapılabilecek konuları göstermiştir. Buna göre; bir hakkın ihlal edilmesi sebebiyle bireysel başvuru yapılacak ise, bu hakkın hem Anayasa’da hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde veya Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerde koruma altına alınmış olması gerekmektedir. Sadece Anayasa’da veyahut sadece AİHS veya taraf olunan ek protokollerde güvence altına alınan haklar bireysel başvurunun dışında kalacaktır. Konuların kapsamını aşağıdaki gibi bir şema ile göstermek gerekirse;

  • Usul Yönünden
  • Bireysel Başvuruda Süre

6216 sayılı Kanun madde 47/5 bireysel başvurunun süresini düzenlemektedir. Buna göre; 6216s.K.m.47/1-c.1 – Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir.” Burada dikkat edilmesi gereken husus, öğrenme tarihidir. Öğrenme tarihine ilişkin bazı önemli hususlar:

  • Bireysel başvuruya konu ihlale ilişkin, olağan başvuru yollarını tüketen kesin kararın UYAP-Vatandaş Portaldan öğrenildiği tarih bireysel başvuru süresini başlatır. UYAP portala, ihlale uğrayan kişinin şahsen girmemiş olması (eşinin, çocuklarının veya e-devlet şifresini bilen herhangi bir üçüncü kişinin girmiş olması) sürenin başlamasına engel değildir.
  • Ceza yargılamalarında nihai kararın tebliğ edilmediği durumlarda süre 3 ay + 30 gündür. Belirtilen 3 aylık süre kararın öğrenildiğinin kabul edileceği makul süredir, 30 gün ise bireysel başvuru süresini ifade eder.
  • Elektronik tebligatlarda da, her ne kadar Tebligat Kanunu’nda tebliğin, beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmişse de, öğrenme tarihi esas alındığından elektronik tebligatın açıldığı tarih öğrenme tarihi sayılacaktır ve 30 günlük süre bu tarihten itibaren başlayacaktır. (bkz. AYM; Mehmet Özcan [1. B.], B. No: 2019/6266, 15/1/2020)  
  • Öğrenmenin asil veya vekil tarafından gerçekleşmesi sürenin başlaması açısından bir fark oluşturmaz. İlk öğrenmenin gerçekleştiği tarih sürenin başlangıç tarihidir.
  • Adli tatil ve idari tatillerde süre işlemeye devam eder.

Haklı bir mazeret sebebiyle; süresi içinde bireysel başvuru yapamayan kişi, mazeretin ortadan kalktığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde mazeretini belgelemek şartıyla bireysel başvuru yapabilir. Burada mazeretin mücbir sebep veya ağır hastalık durumunda söz konusu olacağı ve bu mazeretin haklı bir mazeret olup olmadığına Mahkeme karar vereceğine dikkat edilmelidir.

  • Başvuru Yollarının Tüketilmesi

Bireysel başvuru yapabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekmektedir.

6216 sayılı Kanun m.45/2- İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

İdari ve yargısal başvuru yolları tüketilmelidir. Örneğin;

  • İhlal idari yargının alanına giriyorsa:

İdareye başvuru à idare mahkemesi à Bölge İdare Mahkemesià Danıştay

  • İhlal adli yargıya ilişkin ise:

Adli yargı ilk derece mahkemesi à Bölge Adliye Mahkemesi à Yargıtay

aşamaları geçilmiş ve karar kesinleşmiş olmalıdır. [Not: Verilen örnek aşamalar, somut uyuşmazlığa göre değişiklik göstermektedir. Uyuşmazlığın türüne veya parasal miktarına göre kararın kesinleşme aşaması değişebilir.]

  • Esas Yönünden
  • Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması

Bireysel başvurunun; temellendirilememiş, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin, karmaşık veya zorlama, bir ihlalin olmadığının açık olması durumunda başvuru, Anayasa Mahkemesince açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez bulunacaktır.  

  • Anayasal önem kriteri

6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasına göre “Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

Belirtilen kanun maddesine örnek karar olarak; Anayasa Mahkemesi, K.V. [GK], B. No: 2014/2293, 1/12/2016 tarihli kararında Anayasa’nın yorumlanması ve uygulanması açısından önem taşımayan ve başvurucuyu önemli bir zarara uğratmayan başvurular hakkında ilgili Kanun uyarınca kabul edilemezlik kararı verileceğini belirtmiştir.

Sonuç olarak; Türkiye Cumhuriyeti’nde her gün binlerce kişi birçok devlet organı ile muhatap olmaktadır. Bazen bu ilişki içerisinde kamu otoriteleri kişilerin temel hak ve özgürlüklerine haksız şekilde müdahale edebilmektedir. Yapılan müdahale, bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edilmesine sebebiyet verebilir. Bu durumda hakkı ihlale uğrayan kişi, idari mercilerde ve ilk derece mahkemeleri, istinaf, temyiz gibi yargısal başvuru yollarında uğradığı zararın giderilmesini istemiş ancak sonuç alamamış ise Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilir. Yapılacak başvurunun büyük titizlikle hazırlanması uğranılan hak ihlaline dur diyebilmek adına kritik önem taşır.

Yazıyı Paylaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
Email
WhatsApp

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

Danışma Formu

Karahan Hukuk

Sorunuz Var mı? Size yardımcı olmak için daima buradayız.

Alanında uzman hukukçularımız dosyalarınızda başarı odaklı çalışmaları için her zaman hazırlar. Danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak istediğiniz konularda hemen uzmanlarımız ile iletişime geçin.