İfadeye Çağrılmak Ne Anlama Gelmektedir?
İfadeye çağrılmak; bir adli olayla ilgili olarak şüpheli, mağdur ya da bilgi sahibi sıfatıyla kolluk kuvvetleri (polis veya jandarma) ya da Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan resmi bir davettir. Bu çağrının amacı olayla ilgili bilgi, gözlem veya savunmaların alınarak soruşturmanın aydınlatılmasına katkı sağlamaktır.
Ceza yargılaması soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki temel evreden oluşur. Soruşturma evresi, suça ilişkin delillerin toplanması, failin tespiti ve olayın aydınlatılması amacıyla Cumhuriyet Savcısı tarafından yürütülen aşamadır. Bu süreçte ifade alma işlemi büyük önem taşır. Çünkü soruşturma aşamasında verilen ifadeler, ileride açılabilecek bir davada (kovuşturma evresinde) kişinin ceza alıp almayacağını doğrudan etkileyebilecek nitelikte olabilir.
İfade alma işlemi; Cumhuriyet Savcısı, polis veya jandarma tarafından yapılabilir. Ancak ifade alınırken Ceza Muhakemesi kanununun 147 ve 148. Maddeleri uyarınca hakların hatırlatılması ve müdafi yardımından yararlanma hakkı temel ilkeler arasında yer alır. Ayrıca ifade işlemi sırasında şüphelinin yanında bir müdafi (avukat) bulunabilir. Müdafi, müvekkilinin dosyasını inceleyerek hangi soruların yöneltilebileceğini öngörür. Müvekkilini doğru şekilde yönlendirir ve sürecin hak kaybına yol açmadan yürütülmesini sağlar.
İfade vermeye çağrılan kişinin, bu çağrıyı ciddiye alması son derece önemlidir. Davetiye ile çağrılmasına rağmen ifade vermeye gelmeyen kişi hakkında zorla getirme veya yakalama kararı çıkarılabilir. Hakkında bu yönde karar verilen bir kişi kimlik kontrolü sırasında kolluk tarafından yakalanabilir ve doğrudan ilgili karakol veya savcılığa götürülür. Bu durum kişinin özgürlüğünü kısıtlayabileceği gibi adli siciline de olumsuz yansımalar doğurabilir.
Bu nedenle ifadeye çağrılan kişilerin süreci hafife almamaları, ifade vermeden önce bir avukatla görüşmeleri ve ifadelerini bilinçli şekilde vermeleri büyük önem taşır. Ceza hukukuna ilişkin işlemler, teknik bilgi ve dikkat gerektirdiğinden profesyonel destek almak kişinin haklarının tam anlamıyla korunmasını sağlar
İfade Vermek Nedir?
İfade vermek, soruşturma aşamasında mevcut bir suç şüphesi nedeniyle şüphelinin dinlenmesidir. Bu işlem, kolluk görevlileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. İfadenin amacı, işlenen suçun kişiyle bağlantısının olup olmadığını ortaya koymaktır. Bu nedenle ifade alma işlemi soruşturmanın en önemli aşamalarından biridir.
Şüpheli, ifade vermeden önce neyle suçlandığı konusunda bilgilendirilmelidir. Kollukta ifade veriliyorsa şüphelinin anlattıkları polis veya jandarma tarafından tutanağa geçirilir. Ardından tutanak şüpheliye okunur ve imzası alınır. Eğer ifade savcılıkta alınıyorsa, Cumhuriyet Savcısının yanında bulunan zabıt kâtibi ifadeyi yazar ve şüpheliye imzalatır.
İfade verme süreci yargılamanın ilerleyen aşamaları için büyük önem taşır. Şüpheli hakkında dava açıldığında artık sanık sıfatını alır. Bu aşamada sanık, mahkemede savunmasını yapar. Ancak önceki ifadeleriyle çelişen beyanlarda bulunursa hâkim bu çelişkileri dikkate alabilir ve sanığa sorular yöneltebilir.
Dikkat edilmeden verilen bir ifade, ilerleyen aşamalarda sanığın aleyhine güçlü bir delil haline gelebilir. Bu nedenle ifade vermeden önce dosyanın içeriğini bilen bir avukattan yardım almak, hak kaybı yaşanmaması açısından son derece önemlidir.
İfadeye Nasıl Çağrılır?
İfadeye çağrılma, CMK’nın 145. Maddesi gereğince davetiye ile yapılmalıdır. Bu çağrı kağıdında kişinin çağrılma nedeni açıkça belirtilir, ifadeye gelmezse zorla getirileceği yazılır. Günümüzde çoğunlukla telefonla arama yapılarak kolluk veya savcılık tarafından ifadeye çağırma işlemi yapılmaktadır. Sizi arayan görevli ifade vermeniz için para istemez. İfade işlemlerinin bilinmemesi nedeniyle çok fazla dolandırıcılık vakaları yaşanmaktadır.
Sizi ifadeye çağırmak için arayan kolluk görevlisi veya memur çoğu zaman konu hakkında telefonda bilgi vermez. Avukatınız sizin yerinize ifade vereceğiniz dosyayı inceleyebilir. İşte avukatın ceza yargılamasındaki önemi tam da bu aşamada başlar. İfadeye çağrıldıktan sonra avukata danışarak hukuki yardım talep etmek ve nasıl bir yol izleyeceğini belirlemek kişiyi ilerde yaşayacağı daha ağır bir durumdan kurtarabilir.
İfade Alma ve Sorgu Nasıl Yapılır? (CMK m.147-148)
PVSK’nın 15. maddesine göre polis, yürüttüğü tahkikat sırasında ifadesine başvurulması gereken kişileri çağırır ve olayla ilgili gerekli soruları yöneltir. Ancak polis, kendi değerlendirmesini yapamaz ve şüpheliyi suçlayamaz. Kolluk görevlileri, şüphelinin beyanlarını değiştirmeden tutanağa geçirmekle yükümlüdür. Soruşturma aşamasında şüpheli hakkında karar verme yetkisi yalnızca Cumhuriyet Savcısına aittir.
Sorgu ise şüpheli veya sanığın hâkim tarafından suç hakkında dinlenilmesidir. Bu işlem, soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hâkimliği tarafından yapılır. Savcı, şüpheliyi tutuklamaya sevk ettiğinde sorgu aşamasına geçilir. Tutuklamaya sevk nedenleri arasında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan katalog suçlardan birinin işlenmiş olması, kaçma ihtimali ya da kuvvetli suç şüphesinin bulunması sayılabilir. Şüpheli tutuklama için mahkemeye sevk edildiğinde, son kararı hâkim verir.
Aynı olayla ilgili olarak kolluk birden fazla ifade alamaz, ancak yeni bir gelişme varsa yalnızca o konuya ilişkin ek ifade alınabilir. Kolluğun aldığı ifadenin ardından savcılık gerek gördüğünde yeniden ifade alabilir. Usule veya kanuna aykırı şekilde alınmış bir ifade varsa bu durumda Cumhuriyet Savcısı bizzat ifade alma işlemini gerçekleştirir. Kolluk veya savcılık tarafından gerçekleştirilen ifade alma veya hakimlik tarafından gerçekleştirilen sorgu işlemi aşağıdaki esaslara göre yerine getirilir:
- Kimlik Tespiti Yapılması: İfade veya sorguya başlamadan önce şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür (CMK m.147).
- Suç İsnadının Anlatılması: Şüpheli veya sanığa, ifade alma işlemi veya sorgusu başlamadan önce kendisine yöneltilen suçlama anlatılmalıdır (CMK m.147). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS m.6/a) de şüpheli veya sanığın kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmesi gerektiği hükmüne amirdir. Suç isnadı, suçlanan kişiye suçlamanın dayanağı olan olayın ve TCK’ya göre hangi suç nedeniyle adli işlem yapıldığının bildirilmesidir. Şüpheli, ne suçlandığını çok açık şekilde anlamış olmalıdır.
- Avukat Tutma Hakkının Hatırlatılması: Şüphelinin ifadesinin alınmasından veya sorgusundan önce bir avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkı olduğu kendisine anlatılmalı şüpheli bu konuda bilgilendirilmeden ifade işlemine başlanmamalıdır. Müdafi (ceza avukatı) seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafinin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği şüpheli veya sanığa söylenmelidir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi yardımından faydalanmak istediği takdirde şüpheliye baro tarafından bir müdafi görevlendirilir (CMK m.147/1-c).
- Susma Hakkının Hatırlatılması: Susma hakkı, şüpheli veya sanığın en temel savunma hakkıdır. Şüpheli veya sanığa ifade verme veya sorgudan önce yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının yani susma hakkının kanunî hakkı olduğu söylenir (CMK 147/1-e). Şüpheli veya sanığın susma hakkını kullanması delil değerlendirmesinde aleyhine yorumlanamaz. Savunma hakkı kapsamında susma hakkı, hangi gerekçeyle kullanılmış olursa olsun adil yargılanma hakkı kapsamında özel bir insan hakları koruması altındadır. Susma hakkını kullanan kişi savcılık veya mahkemenin önünde ayrıca savunma yapabilir.
- Şüpheli veya Sanığın Delillerinin Toplanmasını İsteme Hakkı: Şüpheli veya sanığın soruşturma veya kovuşturma aşamasında delil gösterme ve bu delillerin toplanmasını isteme hakkı mevcuttur. Kanunda bu hak şu şekilde ifade edilmiştir: İfade verme veya sorgu işlemi sırasında şüpheli ve sanığa şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır (CMK m.147/1-f).
- Kişisel ve Ekonomik Durumunun Sorulması: Şüpheli veya sanığa kişisel ve ekonomik durumu, ifade alma veya sorguya çekme işleminden önce sorulmalıdır. Kişisel ve ekonomik duruma ilişkin verilen bilgiler, mahkeme tarafından kişiselleştirme kurumlarının uygulanmasında dikkate alınmaktadır. Yargılama sonunda adli para cezası verildiği takdirde alt ve üst sınırlar arasındaki miktarın belirlenmesinde kişinin ekonomik duruma ilişkin verdiği cevaplar değerlendirilir.
İfade Verdikten Sonra Ne Olur?
Öncelikle hangi sıfatla ifade verdiğiniz önemlidir.
Müşteki (şikayetçi) sıfatıyla ifade verdiğinizde yaşadığınız olayla ilgili şikayetinizi anlatmanız istenir. Tanık sıfatıyla ifade vermeniz halinde suçun işlendiği sırada orada bulunmanız nedeniyle yaşananları anlatmanız için ifadeniz alınabilir.
Şüpheli sıfatıyla ifade vermeniz halinde ise suç şüphesi altında olmanızdan dolayı vereceğiniz ifade hayati önem taşımaktadır.
İfade verdikten sonra kolluk bir fezleke düzenleyerek dava açılması için savcılığa verebilir veya savcılık kendiliğinden delilleri toplar ve cezalandırılmaya yetecek bir suç şüphesine ulaştıysa şüpheli hakkında iddianame düzenler ve dava açar. Şüpheli hakkında savcılığın dava açması ile beraber soruşturma aşaması biter ve kovuşturma aşaması başlar. Şüpheli hakkında cezalandırılmaya yeterli delil yoksa savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (takipsizlik) verip dosyayı kapatabilir. Bunlarla beraber savcılık suçun vasfı ve şüphelinin durumuna göre kamu davasının açılmasının ertelenmesine de karar verebilmektedir.
İfade Alınmadan Ceza Davası Açılabilir Mi?
Kanunen savcı suçladığı şüphelinin ifadesini almadan dava açamaz. Eğer ifadesi alınamayan kişi yurtdışında ve kaçak durumundaysa hakkında ceza davası açılabilir ancak sorgusu yapılmadan mahkûmiyet kararı verilemez.
İfade vermediğiniz bir konu hakkında adınıza ceza davası açıldığını söyleyen kişiler genellikle dolandırıcıdır. Uygulamada çoğu zaman polis veya jandarma sizi ifade vermek için karakola davet etmektedir. İfadeniz savcılık tarafından alınacaksa adliyeye davet edilirsiniz. Adınıza bir ceza davası açılıp açılmadığını e-devlet sistemi üzerinden kolayca kontrol edebilirsiniz. Eğer tarafı olduğunuz bir ceza davası açılmışsa ikamet adresinize mutlaka iddianame ve ekleri mahkeme tarafından tebligat yolu ile gönderilecektir. Haberiniz olmadan açılmış bir dava nedeniyle savunmanız alınmadan cezalandırılmanız mümkün değildir.
İfade Sırasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
İfade sırasında nelere dikkat edileceği her olay için ayrı şekilde değerlendirilmelidir. Şüphelinin ifadesi aynı zamanda ilerleyen aşamalarda savunmasının temelini oluşturmaktadır. İfadede anlattığı durumlar birbiriyle uyumlu ve lehine olan şeyler içermelidir. Şüpheli suçu işlemediğini gösteren delilleri ifadesi sırasında sunabilir veya bu delillerin nereden temin edilebileceğini söyleyebilir. İçinde bulunduğu duruma göre susma hakkını kullanabilir ancak bu hakkın şüpheli için ne zaman faydalı olacağı oldukça hassas bir konudur.
Kolluk görevlileri sizin susma hakkınızı kullanmanızı kötü bir durum gibi algılamanıza sebebiyet verebilir. Susma hakkını kullandıktan sonra savcıya bizzat ifade vermek istediğinizi söyleyebilirsiniz. İfade tutanağı anlattıklarınızla uyumluysa tarafınızca imzalandıktan sonra geçerli hale gelecektir. Eğer avukat ile ifade verdiyseniz avukatın imzası olmadan tutanak geçerli hale gelmeyecektir.
İfade aşamasında avukatın önemi oldukça büyüktür. Şüphelinin ifadesinden sonra tutukluğa sevk edilmesi ve sorgu süreçlerinde avukatı ona her konuda destek olmakta ve ailesiyle bizzat iletişim kurmaktadır. Bu nedenlerle bir avukat ile ifade vermek çok kritik rol oynamaktadır.
Kaynak: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5271&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5
Centel, Nur / Zafer, Hamide / Çakmut, Özlem: Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınları, 17. Baskı, İstanbul, 2024.

