Ceza hukukunda suçun manevi unsuru, failin kast ya da taksir ile davranıp davranmamasıyla ilgilidir. Olası kast, Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiş, kast ile taksir arasında yer alan bir irade biçimidir. Failin hareketinin sonucunu istememekle beraber, sonucun gerçekleşebileceğini öngörmesi ve buna rağmen davranışına devam etmesi durumunda gündeme gelmektedir.
Olası Kastın Tanımı
TCK m. 21/2’ye göre:
“Kişilerin, suçun kanuni tanımında bulunan unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi durumunda olası kast vardır.”
Yani fail, sonucu doğrudan istemiyor fakat “olursa olsun” diyerek ihtimali kabul ediyor. Bu yönüyle, doğrudan kasttan daha hafif; ancak bilinçli taksirden ise daha ağırdır.
Unsurları
- Öngörme: Fail, yaptığı hareketin muhtemel sonucunu öngörür.
- Kabullenme: Bu sonucun gerçekleşmesini istemese de gerçekleşmesine kayıtsız kalır.
- Fiili İşleme: Risk bilindiği halde eylem gerçekleştirilir.
Olası Kast ile Bilinçli Taksir Arasındaki Fark
Bu ayrım uygulamada sıkça karıştırılır:
- Bilinçli Taksir: Fail sonucu istemiyor, önlem alabileceğini düşünür ama önlemez. (Örn: Alkollü halde hız yapan bir sürücü, kaza yapabileceğinden haberdar ancak kendisine güvenerek devam eder.)
- Olası Kast: Fail sonucu istemez fakat gerçekleşmesini kabullenir. (Örn: Kalabalığa doğru ateş eden kişilerin, birilerini vurabileceğini bilmesine rağmen ateş etmesi.)
Cezası
Olası kast halinde fail, işlenen suç için direkt kast gibi sorumlu tutulur; fakat verilecek ceza, doğrudan kasta göre üçte birden yarısına kadar indirilmektedir.
Yargıtay Kararı Örneği
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir olayda tartışma esnasında kalabalığa doğru rastgele ateş açan sanığın, ölüme sebep olabileceğini öngördüğü halde eylemine devam ettiğini belirterek, failin olası kastla öldürme suçunu işlediğine hükmetmiştir.
Bu karar, “öldürmek istemedim” savunmasının, öngörülmüş bir sonucu kabullenen fail için geçerli olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
Bizimle iletişime geçebilirsiniz
Sonuç
Olası kast, günlük hayatımızda özellikle trafik kazaları, kavga ve silah kullanımı gibi olaylarda sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram, kişilerin sorumluluktan kaçmasını engelleyebilmek ve adaletin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Ceza hukukunda ince çizgilerle ayrılan manevi unsurların doğru değerlendirilmesi, hem mağdurun hakkının korunması hem de failin adil şekilde cezalandırılması için gereklidir.