Kadına yönelik şiddet, yalnızca bireysel bir sorun değil; toplumsal düzeni, aile yapısını ve kamu güvenliğini doğrudan etkileyen bir olgudur. Türkiye’de hem Türk Ceza Kanunu (TCK) hem de Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında bu tür fiillerin yargılanmasına özel hükümler getirilmiştir. Ancak uygulamada mağdurların yaşadığı en büyük zorluk, haklarını bilmemeleri ve sürecin karmaşık görünmesidir.
1. Kadına Yönelik Şiddetin Hukuki Tanımı
Şiddet kavramı yalnızca fiziksel saldırıyla sınırlı değildir. Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik şiddet;
- Fiziksel şiddet (kasten yaralama – TCK 86, nitelikli haller – TCK 87),
- Psikolojik şiddet (tehdit – TCK 106, hakaret – TCK 125),
- Cinsel şiddet (cinsel saldırı – TCK 102, cinsel taciz – TCK 105),
- Ekonomik şiddet (nafaka yükümlülüğünün ihlali, mal paylaşımına engel olma)
şeklinde farklı suç tipleriyle düzenlenmiştir.
2. Ceza Hukukunda Koruma Mekanizmaları
Şiddet mağduru kadınlar, yalnızca bir ceza davası açılmasını beklemek zorunda değildir. 6284 sayılı Kanun sayesinde, savcılığa başvurmadan da koruma tedbirleri talep edilebilir. Bu tedbirler arasında:
- Failin evden uzaklaştırılması,
- İletişim araçlarıyla rahatsız etmesinin yasaklanması,
- Mağdurun gizlilik taleplerinin kabul edilmesi,
- Çocukların geçici velayetinin mağdura verilmesi,
önemli bir koruma işlevi görmektedir.
3. Ceza Muhakemesi Süreci
Şiddet olaylarında soruşturma çoğunlukla şikâyet üzerine başlar. Ancak bazı suçlar (kasten yaralama, tehdit gibi) mağdur şikâyetçi olmasa bile kamu davasına dönüşebilir.
- Gözaltı ve tutuklama: CMK 100’e göre, failin mağdura zarar verme ihtimali varsa tutuklama kararı verilebilir.
- Delil toplama: Sosyal medya yazışmaları, doktor raporları, tanık beyanları ve kolluk tutanakları en sık kullanılan delillerdir.
- Seri muhakeme ve basit yargılama usulü: Kadına yönelik şiddet suçlarının çoğu, toplum üzerindeki etkisi nedeniyle bu usuller dışında tutulmaktadır.
4. Yargıtay Kararlarından Örnekler
- Yargıtay 12. Ceza Dairesi bir kararında, mağdur kadının şikâyetinden vazgeçmiş olmasına rağmen şiddetin kamu düzenini ilgilendirdiğini vurgulamış ve davanın devam etmesi gerektiğine hükmetmiştir.
- Yargıtay 14. Ceza Dairesi ise cinsel saldırı davalarında yalnızca mağdurun beyanının bile, başka delillerle desteklendiğinde mahkûmiyet için yeterli olabileceğini belirtmiştir.
5. Uygulamadaki Sorunlar
Her ne kadar kanun koyucu koruma mekanizmaları öngörmüş olsa da;
- Tedbir kararlarının geç uygulanması,
- Delil yetersizliği nedeniyle faillerin cezasız kalması,
- Mağdurların maddi imkânsızlıklar sebebiyle avukata erişememesi,
kadına yönelik şiddetle mücadelede en önemli engellerdir.
6. Sonuç
Kadına yönelik şiddet davalarında ceza hukuku, hem cezalandırıcı hem de koruyucu işleviyle kritik bir rol üstlenmektedir. Ancak yasaların etkin uygulanabilmesi için yalnızca hukuki düzenlemeler değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık ve hızlı yargılama süreçleri de büyük önem taşır.
Bizimle iletişime geçebilirsiniz
Kadınların kendilerini güvende hissettiği bir toplum, hukukun yalnızca kağıt üzerinde değil, gerçek yaşamda da işlediği bir toplumdur.