Ceza yargılamasının temel amacı, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Ancak bu amaca giderken, birey haklarını ihlal eden yollarla elde edilen hiçbir delil hükme esas alınamaz. Hukuka aykırı delillerin reddi, sadece usul kuralı değil, adil yargılanma hakkının bir güvencesidir.
CMK’da Hukuka Aykırı Delillerin Dayanağı
Ceza Muhakemesi Kanunu, delillerin değerlendirilmesi bakımından iki önemli maddeye sahiptir:
- CMK m.206/2: Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller reddedilir.
- CMK m.217/2: Hüküm, ancak hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillere dayanılarak verilir.
Bu düzenlemeler, yargılamada sadece delilin içeriğinin değil, elde ediliş biçiminin de sorgulanması gerektiğini ortaya koyar. Delil, ne kadar gerçeğe yakın olursa olsun, eğer hukuka aykırı yolla elde edilmişse hükme esas alınamaz.
Hukuka Aykırı Delil Nedir?
Bir delilin hukuka aykırı sayılabilmesi için, delilin elde edilme sürecinde kanunun öngördüğü usulün ihlal edilmiş olması gerekir.
Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre aşağıdaki örnekler bu kapsamdadır:
- Hakim kararı olmadan yapılan iletişim tespiti veya teknik takip,
- Savcı izni olmadan gerçekleştirilen arama ya da el koyma,
- Kişinin rızası olmaksızın yapılan gizli ses ve görüntü kaydı,
- Avukat-müvekkil görüşmesinin izlenmesi veya kaydedilmesi,
- İşkence, tehdit veya baskı altında alınan ifade.
Bu durumlarda delil, gerçeği yansıtsa bile hukuka aykırıdır ve hiçbir şekilde değerlendirilemez.
Hukuka Aykırılığın Tespiti Nasıl Yapılır?
Mahkeme, delilin dosyaya sunulmasından sonra öncelikle delilin elde ediliş biçimini inceler.
Eğer delil, kanunda öngörülen şekilde elde edilmemişse, reddedilmesine karar verilir. Bu değerlendirme genellikle şu kriterlerle yapılır:
- Delilin alınmasında hakim veya savcı kararı var mı?
- Kolluk yetkisini aşarak işlem yapmış mı?
- Delil elde edilirken temel hak ve özgürlükler ihlal edilmiş mi?
Bu sorulardan biri bile olumsuz yanıtlanırsa, delil hukuka aykırı sayılır ve dosyadan çıkarılır.
Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar
Uygulamada en çok tartışılan durumlar genellikle iletişimin tespiti ve arama kararlarıyla ilgilidir.
Bazen savcılık kararıyla yapılan işlemler, hakim onayına sunulmadan tamamlanmakta ve bu da delilin geçersiz sayılmasına yol açmaktadır.
Ayrıca gizli kamera veya rıza dışı ses kaydı gibi deliller, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği için doğrudan reddedilmektedir.
Sonuç
Hukuka aykırı delillerin kullanılmaması ilkesi, yalnızca sanığın değil, adalet sisteminin güvenilirliği açısından da zorunludur.
Bir delil, ne kadar güçlü görünürse görünsün, eğer kanuna aykırı yolla elde edilmişse yok hükmündedir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 206 ve 217. maddeleri, bu nedenle delil serbestisinin sınırlarını açık biçimde çizmiştir.