CMK 102’de Tutukluluk Sürelerinin Fiilen Aşılması ve Yargı Reformu Gerekliliği

Tutukluluk, ceza muhakemesinde en ağır koruma tedbirlerinden biridir. Sanığın hüküm verilmeden önce özgürlüğünden mahrum bırakılması, sadece zorunlu hallerde ve ölçülü biçimde uygulanmalıdır. Ancak uygulamada, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesinde açıkça belirlenen tutukluluk sürelerinin fiilen aşıldığı, yani kanunda öngörülen sınırların pratikte korunamadığı görülmektedir. Bu durum, hem kişi özgürlüğü hem de adil yargılanma hakkı bakımından ciddi sorunlar doğurur.

Tutukluluk Sürelerinin Kanuni Çerçevesi

CMK’nın 102. maddesi, tutukluluk süresine ilişkin açık bir sınırlama getirir.

Buna göre;

  • Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en fazla bir yıl,
  • Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise en fazla iki yıl tutukluluk süresi öngörülmüştür.

Zorunlu hâllerde, bu süreler belirli şartlarla uzatılabilir. Ancak bu uzatma dahi sınırsız değildir. Amaç, tutukluluğu cezaya dönüşmeden önce sınırlandırmak ve yargılamayı makul sürede tamamlamaktır.

Fiili Aşım Sorunu

Uygulamada, özellikle toplu yargılamalarda ve terör suçlarında, tutukluluk süreleri fiilen yılları bulmaktadır. Mahkemeler, farklı dosyaların birleştirilmesi, bilirkişi raporlarının gecikmesi veya dosyanın karmaşıklığı gibi gerekçelerle sürecin uzamasını meşrulaştırmaktadır.

Ancak, bu gerekçeler CMK 102’de öngörülen “makul süre” sınırını ortadan kaldırmaz.

Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararlarında, makul sürenin her olayın koşullarına göre değişebileceği belirtilse de, tutukluluğun birkaç yılı aşması durumunda artık “tedbir” olmaktan çıkıp cezalandırma” işlevi kazandığı kabul edilmektedir.

Bu noktada, tutukluluk süresinin fiilen aşıldığı her durumda, kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı (Anayasa m.19; AİHS m.5) ihlal edilmiş olur.

Anayasa Mahkemesi’nin Yaklaşımı

Anayasa Mahkemesi, birçok bireysel başvuruda “tutukluluk süresinin makul olmadığı” gerekçesiyle ihlal kararı vermiştir.

Örneğin, Mehmet Haberal Kararı ve Balbay/Türkiye kararı gibi örneklerde, tutukluluğun fiilen cezaya dönüştüğü, dolayısıyla kişi özgürlüğü ilkesinin ihlal edildiği belirtilmiştir.

Mahkeme, bu kararlarında şunu vurgular:

“Tutukluluk, hükümden önce cezalandırma aracı olarak kullanılamaz. Uzun tutukluluk, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalidir.”

Ancak bireysel başvuru kararlarının artmasına rağmen, uygulamada fiili aşım sorunu tam olarak giderilememiştir.

Yargı Reformu Gerekliliği

Tutukluluk sürelerinin fiilen aşılması, sadece bir uygulama hatası değil, sistemsel bir sorundur.

Yargı reformu, bu konuda birkaç temel hedefe yönelmelidir:

  1. Tutuklama kararlarının gerekçelendirilmesi zorunluluğu güçlendirilmelidir.

“Soyut gerekçelerle tutuklama” artık kabul edilmemelidir.

  1. Alternatif koruma tedbirleri (adli kontrol, elektronik kelepçe, pasaport yasağı vb.) daha etkin biçimde uygulanmalıdır.
  2. Dosya yönetim sistemi geliştirilmeli, soruşturma ve kovuşturma aşamaları elektronik takiple denetlenmelidir.
  3. Tutukluluk incelemeleri gerçekten “etkili” hale getirilmelidir.

Yargı makamları, tutukluluk incelemelerini rutin formalite olarak değil, özgürlüğü koruyan aktif bir denetim mekanizması olarak ele almalıdır.

  1. Hakim-savcı eğitimlerinde AİHM içtihatları zorunlu hale getirilmelidir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “makul süre” ölçütü, ulusal yargı pratiğine yansıtılmalıdır.

Bizimle iletişime geçebilirsiniz

Sonuç

CMK 102’deki tutukluluk süreleri, özgürlük hakkının güvence altına alınması amacıyla getirilmiş net sınırlar içerir. Ancak uygulamada bu sınırların fiilen aşıldığı görülmektedir. Bu durum, yalnızca bireysel hak ihlali değil, aynı zamanda yargı sisteminin güvenilirliğine zarar veren bir yapısal sorundur.

Tutukluluk, cezanın öncüsü değil, istisnası olmalıdır. Yargı reformu bu bilinçle şekillenmedikçe, “geciken adaletin adalet olmadığı” gerçeği, her geçen gün biraz daha derinleşecektir.

Yazıyı Paylaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
Email
WhatsApp

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

Danışma Formu

Karahan Hukuk

Sorunuz Var mı? Size yardımcı olmak için daima buradayız.

Alanında uzman hukukçularımız dosyalarınızda başarı odaklı çalışmaları için her zaman hazırlar. Danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak istediğiniz konularda hemen uzmanlarımız ile iletişime geçin.