Sağır Ve Dilsizlerin Ceza Sorumluluğu

Ceza sorumluluğu, bir bireyin işlediği fiilden sebeple hukuken cezalandırılabilir olması anlamına gelmektedir. Fakat bazı kişiler açısından bu sorumluluğun sınırları değişebilmektedir. Sağır ve dilsiz bireylerin cezai sorumluluğu da işte bu istisnai grupların içerisindedir.

Türk Ceza Kanunu’na Göre Sağır ve Dilsizler

Türk Ceza Kanunu’nda (TCK), sağır ve dilsiz bireylerin ceza sorumluluğu yaş ve algılama yetenekleri göz önünde bulundurularak özel şekilde düzenlenmektedir. Konuyla alakalı temel madde şu:

TCK m. 33 – “Fiili işlediği sırada sağır ve dilsiz olan kişilerin ceza sorumluluğu hakkında, 12 ve 13. madde hükümleri, onsekiz yaşına kadar olanlar hakkında yirmibir yaşına kadar, diğerleri hakkında yirmibeş yaşına kadar uygulanır.”

Şöyle ki; sağır ve dilsiz bireylerin ruhsal ve zihinsel gelişimlerinin değerlendirilebilmesi adına yaş sınırları daha geniş tutulmuştur.

Ne Anlama Geliyor Bu Madde?

TCK’nın 33. maddesi; işitme ve konuşma engeli olan bireylerin gelişimlerinin, yaşıtlarına göre farklı olabileceğini kabul eder. Bu sebeple onların ceza sorumlulukları daha dikkatli incelenir:

  • 18 yaşından küçük bulunan sağır ve dilsiz bireyler adına değerlendirme yaşı 21 kabul edilmektedir.
  • 18 yaşından büyük sağır ve dilsiz bireyler için değerlendirme yaşı 25 olarak belirlenmektedir.

Bu değerlendirmeler sırasında kişilerin fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yetenekleri araştırılmalıdır.

TCK 32. Madde Bağlantısı

TCK m.32’de, akıl hastalığı ve algılama yeteneği olmayan bireylerin ceza sorumluluğunun nasıl ortadan kalktığı ya da azaldığı düzenlenmiştir.

Eğer kişi, fiilin anlam ve sonuçlarını kavrayamıyorsa, cezai sorumluluğu bulunmuyor olabilir. Kavrayabiliyor ama bu yetisi sınırlıysa, indirime gidilebilir.

Yargıtay’ın Görüşü

Yargıtay kararlarında sağır ve dilsiz bireylerin cezai sorumluluğu değerlendirilirken şu unsurlara özellikle dikkat edilir:

  • Sanığın eğitim durumu
  • Aile ve sosyal çevresiyle iletişim düzeyi
  • İşaret dili veya yazılı iletişim becerisi
  • Olayın karmaşıklık düzeyi

Örnek karar:

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/4873 E., 2020/2514 K.

“Sanığın sağır ve dilsiz olduğu, ilkokul düzeyinde eğitim aldığı, basit düzeyde işaret diliyle iletişim kurabildiği anlaşılmıştır. İşlediği suçun basit yapıda olduğu ve sanığın olayın hukuki anlam ve sonucunu algılayabildiği kanaatine varıldığından, ceza sorumluluğunun tam olduğuna hükmedilmiştir.”

Adli Süreç Nasıl İşler?

  • Mahkeme, sanığın ceza sorumluluğunu değerlendirebilmek adına adli tıp raporu ister.
  • Uzmanlar tarafınca, kişinin algılama ve irade yeteneği değerlendirir.
  • Karar, bu uzman raporlarına dayanılarak verilir.
  • Gerekirse işaret dili tercümanı eşliğinde ifade alınır.

Sağır ve Dilsiz Bireyin Cezai Ehliyeti YOKSA?

Eğer sanığın cezai ehliyeti hiç yoksa:

  • Ceza verilmez.
  • Fakat toplum güvenliği açısından tehdit oluşturuyorsa, koruma ve tedavi gayesiyle güvenlik tedbirleri uygulanabilmektedir (TCK m. 57).

SONUÇ

Sağır ve dilsiz kişilerin gelişim süreçlerinin farklı olabileceği kabul edilir ve cezai ehliyetleri buna dayanarak değerlendirilir. Hukuk sistemi burada hem bireyin haklarını hem de toplum güvenliğini birlikte gözetmeye çalışır. Bu sebeple, her somut olayda bireysel inceleme şart.

Yazıyı Paylaş

Facebook
Twitter
LinkedIn
Email
WhatsApp

Önerilen Yazılar

Bir yanıt yazın

Danışma Formu

Karahan Hukuk

Sorunuz Var mı? Size yardımcı olmak için daima buradayız.

Alanında uzman hukukçularımız dosyalarınızda başarı odaklı çalışmaları için her zaman hazırlar. Danışmanlık ve avukatlık hizmeti almak istediğiniz konularda hemen uzmanlarımız ile iletişime geçin.